Dermatological Manifestations in Renal Transplant Reci-pients: A Single-centre Prospective Follow-up Study
1
2
Eur Arch Med Res 2018; 34(1): 1-8 DOI: 10.5222/otd.2018.55376
Full Text PDF (Turkish)

Abstract

Objective: The global prevalence of end-stage renal disease is growing. Renal transplantation (RTx) is considered as the best therapeutic approach for patients with end-stage renal disease. A significant number of complications faced by recipients after transplantation are related with immu-nosuppressive drugs (ISD). The aim of the present study was to describe ISD-related dermatological manifestations in RTx recipients.
Material and
Methods: Forty-eight RTx recipients (22 women, 26 men) were prospectively enrolled in a period of one year. Following a thorough dermatological exami-nation, if present, skin lesions were noted. All skin lesions were classified as whether or not ISD-related. Detailed statistical analyses were done and a p-value of <0.05 was considered to be statistically significant.

Results: ISD-related skin lesions were observed in 66.7% of the patients (32/48) at the baseline dermatological examina-tion and in 33.3% of the patients (16/48) during the follow-up period. The overall incidence of ISD-related skin lesions was 75%. Chi-square analysis revealed no statistically significant relationship between development of ISD-related skin lesions and the type of the ISD administered (p values were as follows: tacrolimus, 1,000; mycofenolat mofetil, 1.000; azathioprine, 1.000; sirolimus, 0.250; Cyclosporin A, 1.000). There was no statistically significant relationship between development of ISD-related skin lesions and length of the post-transplantation period (p=0.528). In addition, no statistically significant results were observed between development of malignant skin lesion and the type of the ISD administered (p values were 1.000 for tacrolimus, my-cofenolat mofetil, azathioprine, sirolimus and Cyclosporin A or length of the post-transplantation period (p=0.067) or cigarette smoking (p=0.208) or alcohol consumption (p=1.000) or skin type (p=0.625).

Conclusions: Here in this study, we have investigated ISD-related dermatological manifestation in RTx recipients and tried to assess the relationship between these findings and patients’ characteristics. On the other hand, further studies are needed to establish ISD-related dermatological mani-festation and long term complications, including skin cancer in RTx recipients.


Renal Transplant Alıcılarında Dermatolojik Bulgular: Tek Merkezli Prospektif Çalışma
1Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Dermatoloji Kliniği, Ankara, Türkiye
2Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nefroloji Kliniği, Ankara, Türkiye
European Archives of Medical Research 2018; 34(1): 1-8 DOI: 10.5222/otd.2018.55376

Amaç: Son dönem böbrek yetmezliğinin dünya çapındaki prevalansı giderek artmaktadır. Renal transplantasyon (RTx) son dönem böbrek yetmezliği tedavisinde en etkin yaklaşım olarak kabul edilmektedir. RTx alıcılarının tranplantasyon sonrası dönemde karşılaştıkları komplikasyonla-rın önemli bir kısmı immünsüpresif tedavilerle (İT) birebir ilişkilidir. Bu çalışmanın amacı, RTx alıcılarında İT ilişkili dermatolojik bulguları ortaya koymaktır.
Gereç ve
Yöntem: Kırk sekiz RTx alıcısı olgu (22 kadın, 26 erkek) bir yıllık bir sürede prospektif olarak değerlendirildi. Ayrıntılı dermatolojik muayenenin ardından mevcutsa deri bulguları kaydedildi. Tüm lezyonlar İT ilişkili olup olmamasına göre değerlendirildi. Ayrıntılı istatiksel analizler yapıldı ve p<0,05 olan değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular: Bazal dermatolojik incelemede %66,7 (32/48), takiplerde ise %33,3 (16/48) hastada İT ilişkili lezyon saptandı. Çalışma grubunda belirlenen İT ilişkili deri lezyonu insidansı %75’ti. ki-kare testi İT ilişkili lezyon gelişimi ile kullanılan İT arasında istatiksel açıdan anlamlı bir ilişki olmadığını ortaya koydu (p değerleri: takrolimus, 1,000; mikofenolat mofetil, 1,000; azathiopürin, 1,000; sirolimus, 0,250; siklosporin A, 1,000). İT ilişkili lezyon gelişimi ile transplantasyon sonrası geçen süre arasında istatiksel açıdan herhangi bir ilişkili yoktu (p=0,528). Malign deri lezyonu gelişimi ile uygulanan İT arasında (p değerleri takrolimus, mikofenolat mofetil, azathiopürin, sirolimus ve siklosporin A için 1,000), transplantasyon sonrası geçen süre (p=0,067), sigara kullanımı (p=0,208), alkol kullanımı (p=1,000) ya da cilt tipi (p=0,625) arasında anlamlı ilişki yoktu.

Sonuç: Bu çalışma ile RTx alıcılarının İT ilişkili deri bulgularını araştırdık ve bu bulguların olguların özellikleri ile olan ilişkisini ortaya koymaya çalıştık. Bununla birlikte, RTx alıcılarında İT ilişkili dermatolojik bulguların ve deri kanserlerini de içeren uzun dönem komplikasyonların belirlenmesi için ileri çalışmalara gereksinim vardır.