2Okmeydanı Research And Training Hospital
3Diyarbakır Obstetrics-gynecology And Pediatrics Hospital
Abstract
OBJECTIVEThe aim of this study is to compare the role of ultrasonography (USG), color doppler ultrasonography (CDUSG), mammography and magnetic resonans imaging (MRI) in the detection of suspicious breast lesions.METHODSThirty-two patients with breast lesions which determined with USG and mammography were evaluated with RDUSG and MRI and classified according to Bİ-RADS categories.RESULTS Among 37 biopsy specimens; fifteen (40,5%) were benign and twenty-two (59,4%) were malign. The negative predictive value of MRI was %92, negative predictive value was %91. The twenty-three of thirty-seven lesions were diagnosed as malign by MRI and twenty-one of these lesions were true positive.CONCLUSIONCompared to all the modalities it was concluded that MRI owned the highest value of positive predictive value (PPV) and negative predictive value (NPV).
2Okmeydanı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
3Diyarbakır Kadın Doğum Ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi
AMAÇBu çalışmanın amacı, şüpheli meme lezyonlarının saptanmasında ultrasonografi (USG), renkli doppler ultrasonografi (RDUSG), mamografi ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG)’nin etkinliğini karşılaştırmaktır.YÖNTEMLERMemesinde USG ve mamografi ile lezyon saptanan 32 hasta RDUSG ve MRG ile değerlendirilerek BI-RADS kategorisine göre sınıflandırıldı.BULGULAR Toplam alınan 37 biyopsinin 15’ i (%40,5) benign, 22’si (%59,4) ise malign idi. MR görüntülemenin şüpheli lezyonlarda negatif prediktif değeri %92, pozitif prediktif değeri ise %91 idi. MRG ile 37 lezyonun 23’ü malign tanısı almış olup bunun 21’i gerçek pozitif idi.SONUÇTüm modaliteler karşılaştırıldığında MRG’in en yüksek pozitif öngörü değeri (PPV) ve negatif öngörü değerine (NPV) sahip olduğu sonucuna ulaşıldı.